Türkülerde, şiirlerde, mânilerde, masallarda ve daha bir çok edebî türde işlenen temel duygudur aşk ve sevgi. Sevgiyi anlatan şiir baştacı edilir.Sevgiyi söyleyen türkü, yürekten dinlenir.

 Mızrap saza değdiğinde, kalem mürekkebe bandığında, balık denize daldığında, hep sevgiyi çalar, sevgiyi yazar ve sevgiyi teneffüs eder.

Onunla anlam bulur bütün mevsimler, onunla renk alır bütün resimler, onunla can olur bütün isimler.Hayâllerimizi süsleyen, ruhumuzu besleyen; gözümüze ışık,kulağımıza beste olan bir efsundur o.

 Bu yüce duygunun beşerî arzulardan arınmış şekli gerçek sevgi, yani ilâhî aşktır. Ancak gerçeğe ulaşabilmek için de bizi ona götüren mecazî aşktan nasibimizi almamız gerekir şüphesiz.Yaratanı hakkıyla sevebilmek için bir anlamda onun yeryüzünde bir gölgesinden ibaret olan yaratılmış her şeyi sevmek lâzımdır. Yunus Emre o güzel Türkçesi ile en derin düşünce sistemiyle bu gerçeği şöyle ifade ediyor:”Yaratılanı severiz yaratandan ötürü.” Çünkü yaratılmış her şeyde, hele hele en şerefli yaratılmış olan insanoğlunda, yaratanın cemalinden, onun ulvî özelliklerinden pek çoğunu sevgi sayesinde görmek mümkündür. Bu duygu ve şuura sahip insan, meleklerden daha üstün bir mevkîye sahip olabilecektir.

Bu büyülü kelime üzerine söylenecek sözlere, hani denizler mürekkep, ormanlar kalem olsa yine yetmez denilebilir.Çünkü bu dünyada ne var ise aşktan, sevgiden ibarettir.

Her şey sevgiyle…

 Sevgiyle büyüdü her şey;

Çocuk sevgiyle,

Kadın sevgiyle,

Ağaç sevgiyle,

Sevgiyle yaşadı her şey;

inanç sevgiyle,

Umut sevgiyle,

 Hayâl sevgiyle…

Sevgiyle kuruldu her şey;

Toprak sevgiyle,

Dostluk sevgiyle,

Dünya sevgiyle…

Bilim ve Aklın Aydınlığından..

About simuzer

"Biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki güneş'ten daha parlak, cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir." R. Nurdan

Yorum bırakın